fbpx
        Kapat
        MENU

        Düğün fotoğrafı ve ışık konulu yazımın ilkinde, ışığın dört belirgin özelliğinde Parlaklık ve yön konusunu ele almıştım. İlk yazımı okumadıysanız eğer, parlaklık ve yön konusunu buradan okuyabilirsiniz. Bugün konumuz Renk.

        Wikipedia’ya göre ‘’renk’’ ışığın gözümüzün retinasına değişik biçimde ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır. Bu algılama ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen soğrulup kısmen yansıması nedeniyle farklılık gösterir ki bunlar da bizim için renk tonu veya renk olarak adlandırılabilir. Işığın frekans, şiddet ve polarite olarak üç özelliği vardır. Frekans özelliğini insan gözü renk olarak algılar, şiddet özelliğini parlaklık olarak algılar, polarite ise normal şartlarda insan gözüyle algılanamaz.

        Işığın tüm dalga boyları aynı anda gözümüze ulaşırsa ‘’beyaz’’ ışığın hiç ulaşmadığı durumda da ‘’siyah’’ olarak algılarız. Polarite yani bizim algılayamadığımız ışıklar için ultraviyole veya x-ray ışıkları örnek verilebilir.

        Tayf:

        Rengin parlaklık ve saflık derecesidir. Renk açıldıkça parlaklığı ve ışık değeri artar. Renk koyulaştıkça da koyulaşır/karanlıklaşır ve ışık değeri düşük olur.

        Armoni:

        Renkler arasındaki ahenk ve uyumdur.

        Ton:

        Rengin parlaklık derecesidir.

        Doygunluk:

        Doygunluk, rengin ışığı yeterince yansıtması ve rengin parlaklığı ile ilgilidir. Doygunluk azaldıkça renk yoğunluğunu yitirir ve siyah renge yaklaşır. Doygunluk, herhangi bir rengin en saf ve en kuvvetli hali de denilebilir.

        Kromatik:

        Radyo aktif spektrum da gözümüzün ve fotoğrafın algılayabildiği mor ile kırmızı arasında kalan elektromanyetik dalga boyları arasında bulunan ve kromatik ışık ismi verilen bölümdür.

        Akromatik:

        Beyaz ve siyah, bu iki rengin arasında oluşturdukları ara renkler akromatik renklerdir. Beyaz ve siyah radyoaktif spektrumda bulunmadığı için fizikçiler tarafından ‘’renk’’ olarak kabul edilmemektedir.

        Fotoğrafı için kullandığımız bazı ışık kaynaklarına göre renk dağılımı; Gün ışığı, %33 mavi, %34 yeşil, %33 kırmızı renktir. Flaş ampulü, %24 mavi, %36 yeşil, %40 kırmızdır veya Mum ışığı %6 mavi, %18 yeşil, %76 da kırmızıdır. Işık ve renk ile sık, sık karşımıza çıkan ‘’Kelvin’’ konuyla ilişkili araştırma yapan fizikçinin adı olmakla birlikte fotoğraf için kullanılan anlamıyla ‘’renk sıcaklığını’’ ifade eder. Düğün fotoğrafçılığını meslek olarak yaptığımız için bir yerde yapmış olduğumuz işin kalitesini, fotoğraflarımızdaki renkler belirler. Kalite skalası için ayrıca bir yazı yazacağım ama renk kalitesi önemli bir detay olduğu için bu konu üzerinde durmak gerekiyor.

        Fotoğraf çekiminde kullanmış olduğumuz ışık kaynağının bize vermiş olduğu renk sıcaklığını genel olarak, gün ışığı 5500 Kelvin değerindedir ve beyaz ışık verir. Ortalama bir para flaş ışığı 3200 Kelvin değerindedir ve kırmızı ışık verir. Işığın geliş açısına göre farklılık gösterse de genel olarak kabul edeceğimiz genel değerler bu şekildedir. Işığın Kelvin derecesi düştükçe renk kırmızıya, yükseldikçe de maviye döner. Fizikçiler ve sanatçıların çatıştıkları noktada burada başlar. Fizikçilere göre Kırmızı soğuk, Mavi sıcak renktir. Sanatçılar ise bunun tam tersini savunurlar.

        Renk ışıktır. Işığın olmadığı yerde yani karanlıkta en renkli objeler dahi ışığın yokluğunda renklerini kaybederler ve siyah renge dönüşürler. Işığın olmadığı yerde renk de olmaz. Örneğin beyaz bir bina gün ışığında beyazdır. Gece bina mavi spotlar ile aydınlatılırsa mavi, kırmızı spotlarla aydınlatıldığında kırmızı renge dönüşür.

        Renk nasıl oluşur ?

        Emilme:

        Fotoğrafını çektiğimiz ve gözümüzle gördüğümüz çoğu objenin rengi pigment renklerdir. Doğadaki oluşumlar örneğin, ağaçların yeşil yaprakları, sarı veya mavi çiçekler, kırmız toprak, altın sarısı kumsal gibi bu türden renklerin hepsi ışığın emilmesiyle oluşur. Bu oluşumu biraz daha açmak gerekirse; içinde ışığın tüm dalga boylarını barındıran beyaz ışık konu üzerine düşer. Bu ışığın dalga boylarından bir kısmı obje tarafından emilir ve emilmeden yansıyanlar bize gözümüzle gördüğümüz rengi oluşturur. Konu yüzeyinin çok düz ve parlak olduğu durumlarda konu üzerine düşen ışık iki farklı şekilde yansır.

        Dağınık yansıma:

        Objenin yüzeyinde ışığın belli bir miktar emilerek ışığın yapısını değiştirmesi ve bir bölümünün geri yansıması şeklinde renk oluşur.

        Parlama:

        Parlama dediğimiz yansıma türü, konu yüzeyine gelen ışığın açıları dolayısı ile yüzey tarafından emilmediği ve herhangi bir değişikliğe uğramadan geri yansımalarıyla oluşur. Fotoğrafta parlama, renkleri olumsuz etkileyeceği için istenmez.

        Dağılma:

        Dağılma, doğal ışık kaynağımızdan çıkan gün ışığının, konu üzerine düşen zamana kadar, atmosfer içinde bulunan su ve toz taneciklerine çarparak yön değiştirmesi ile oluşur. Örneğin bulutların arasından geçen gün ışığı özelliğini yitirmeyerek bizim gözümüze beyaz olarak ulaşır. Çok küçük partiküllerin içinden geçen gün ışığı yayılmalara uğrar ve gökyüzüne bildiğimiz mavi rengi bu yayılım verir. Gün doğumunda veya batımında göğün kırmızımsı görünmesinin sebebi, atmosferden yer yüzüne doğru eğimli gelen güneş ışığının, ince ve tozlu bir hava tabakasından geçerken, sadece kırmızı dalga boyları etkilenmeden yer yüzüne ulaşmaktadır. Bu nedenle gün doğumu veya batımında oluşan ışık dağılmasından dolayı göğü bizler kırmızımsı görürüz.

        Bilimsel olarak, renk kavramının bir konuya değil o konudan yansıyan ışığa bağlanması gerekir. Bir fotoğrafın kaliteli renk yapısında olması için öncelikle ışığın yapısını ve rengi bilmek esastır. Özellikle sert ve parlak ışıkla yapılan düğün fotoğrafları çekimlerinde ışığın kalitesizliği fotoğrafın renk kalitesini de olumsuz etkileyecektir. Gün ışığında yapılan düğün fotoğrafları çekimlerinde genelde gelinlikte hatta çoğunlukla fotoğrafların genelinde mavi renk hakimiyetinin sebeplerini, gün batımında göğün kırmızılığını fotoğrafta çok iyi görüyorken gözümüzle gördüğümüz mavinin fotoğrafımızda neden yeşil renkte geldiğini bu yazıdaki bilgilerden sonra tekrar analiz ederseniz diye düşünüyorum.

        Düğün fotoğrafı ve Işık 2. Bölüm yazısının sonuna geldik. Bir sonraki yazımız yine ışık ve renk ile ilgili olacak. Toplamsal ve çıkarımsal renkleri, renklerin psikolojik algıya etkilerini ve ışığın fotoğraf için temel özelliklerinden ‘’kontrast’’ başlıklarını ele alacağım. Mümkün olduğunca yalın bir anlatımla, elimden geldiğince daha faydalı bilgiler vermeye çalışacağım.

        Düğün fotoğrafçılığı ve fotoğraf hakkında daha detaylı ve farklı bilgiler edinmek isterseniz eğer, ”Hasan Vardar Fotoğraf Atölyesi, Düğün Fotoğrafı ve Işık” konusunda yazdığım bilgilendirici içeriği buradan okuyabilirsiniz. Düğün fotoğrafçılığı hakkında merak ettiğiniz her konuda soru, görüş veya önerileriniz için benimle buradan iletişime geçebilirsiniz.

        Sevgiler,
        Hasan Vardar

        Yorum Yap

        E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.